16 Ekim 2018 Salı

KENDİ DÜŞENDE AĞLIYOR!



İnanların İnanıyorum diyenlerin mevcut durumumuzdaki çıkmazlarımıza yönelik  bir şeyler yapması gerekmez mi? Hepimiz elbette gerekir diyeceğiz. O halde, başta “  İSLAMDA AYRIŞMA MI, VAHDET Mİ?”    Sorusunu  düşünsek hata etmiş olur muyuz? …  Bu soruya hemen hemen her Müslümanın  “bütünleşme” diyecektir.
Ancak, bunu kabullenenlerin birçoğu, ama lakin gibi kelimelerle  İslam’da teferruat olarak bile adı geçmeyen  hususları,  itikat noktasına taşıyıp, meselenin merkezine oturtarak, tevhidin önüne engel koyup, nerede bütünlenileceği ile ilgili  bulunduğu yeri adres  gösterecekleri  kanaatindeyim!.
Ben merkezli  anlayışlar sayesinde bütünleşmeye yönelik cabalar her defasında,  ilk adımda sonuçsuz kalmaya mahkûm edilirken, vebalinin de, her Müslümanın  sorumluluğu oranınca olacağını kanaatindeyim!  Öyle ya, toplumda her görüşün  mimarları olarak bilinenleri  var!. Bunlar inadından,  kibrinden, vaz geçmez de,  içinde doğduğum doğrudan şaşmam derse,  Mekke müşriklerinin tavırlarından bir farkları kalır mı? Her toplumda yetişen nesiller kendi doğruları ile yetişiyor, (kim  neyi doğru diye okudu  ise, kimin dizinin dibinde bir şeyler öğrenmişse, hangi bağnazlığın içinde yer almışsa) genelde dogmatik  doğrular  onları vazgeçilmezi oluyor! Bu bir sosyolojik vakıa! Halbuki   insanların doğrusu  doğduğu yerdeki gerçekleri değil, hakkın belirlediği esaslar olması gerekmez mi? Elbette..  Bu sefer de herkes kendi safını, hakkın tek adresi olarak göstermeye kalkıyor! İşte kilitlenme burada başlıyor!
Oysa insan aklının ulaştığı bugünkü nokta, Allah ın fıtratına yazdığı gerçek sayesinde  en doğruyu bulabilecek sevide olduğunu düşünüyorum.! Ancak, hakikat gibi bir derdi olmayanlar, aklını kapatanlar, mevcut konumundan emin olanlar, başkasının iradesine havale edenler,  konumundan menfaat temin edenler dışında! …
 Taklidi ve nakli bir kenara koyup aklı devreye sokan her İnsan bunlardan hangisinin içinde olduğunu anlayabilecek durumda!
Adı islam olan ve olmayan toplumlarının genel yapısı maalesef ki  bu! Bu maddeler  dışında da kalan pek bir topluluk  kalmamış ki tevhitte birlik yok! Herkes paramparça bölük pörçük!
Öyle ya Allah yüce kitabında boşa dememiş; Akıl etmeyenlerin üstüne pisliğin boca edileceğini, dünyevi menfaatler için ahiretin çok ucuza satılacağını, insanların çoğu iman etmeyeceğini, iman edenlerin de çoğunun şirk içinde olacağını! Bu konuları içeren yüzlerce ayet bas bas bağıracak, ama kulaklar duymayacak, gözler görmeyecek, insanlar cehenneme doğru akın akın akıp duracak!
 E..e.. şimdi  bu duruma muhatap olanlar, şeytanın yaptığı gibi sucu Allah’ın üzerine mi  atacaklar!  “ Allah istemeseydi böyle olmazdı!” gibi sapkın bir kader inancının arkasına saklan, sorumluluklarını taşıma, sonrada sonuca itiraz et!..  Oysa, insan bu sonucu  kendi istedi!  İradeleri ile yanlışı seçmeyi , aklını kullanmamayı,  vahyin özünden uzak kalmayı, bir takım aracı, torpil ve iltimasa yönelerek sünetullaha ters düşmeyi!  Sonuç “Kendi düşen de ağlıyor”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder